26 Ağustos 2008

Veda-Name

"Ahuzardır içerinden kırılmış gençliğim"

Bir kitabın önsözü gibi hayatımın önsözüne yerleştiriyorum bu mısraları. Altını çiziyorum bir daha dönemeyeceğim satırların. Ki ardıma dönemeyecek kadar önümdeyken hemde. Koca bir ömürle başlanmış bir hikayede, 'Ve son geldi' demek için seçilmiş bir figüranım sadece. Rolümü oynamaya hazırım. Fakat yanlış bir senaryodayım.

''Bu filmi baştan çek yönetmen''

Bir ömür düşülecek takvimlerin harf yüzünden. Ve ben seyircisi kalacağım yaşantımın. Yar'e feda olsun diyerek ve bir an olsun tereddüt etmeyerek; o vakit "yar'e feda olsun canımdan üflenecek her kelime"

Maşukların susturduğu aşıkların hatırına anlat kalemim!

İçi boş bir ney kadar boş benliğimin odaları. Üflense çıkamayacak kadar tiz neyimde ki harf nidaları. İçsel bir karmaşanın açıklanamayan tarafıyım. İzahı yapılamayan bir 'ah' uzunluğundayım. Zaafları katledilmiş bir aşkın direnç gösterileri yapıyorum kendime. Neyin direncini gösteriyorum ki kalemime? Güçsüzüm sevgili.. Seni kalemimin ucunda tutamayacak kadar mecruh.

Aşina bir yalnızlığı yudumlarken, birden satırlar canlanıyor gözümde; ''Sen benim can parçamsın''
Omuzlarımda taşıdığım bu ağırlığa rağmen, kalemime dilinden düşen bir sözün hatırına doluyorum harfleri elime ve bir veda karalıyorum geçmişimin kırık çizgisine.

Şimdi tekil bir laf karmaşasının en kalabalık susanıyım.

Uzun bir yoldayım!...
Gitmelerin kucağına kalmaları oturtan,
Doğrulardan kalkıp, yalanlara oturan bir koltuktayım...
Rahatsızım!

Kalem harfleri oynatıyor gözbebeklerimde. Zaman; 'dönmeden yaz' diyor kalemime. Kalemim düşlerinden vurgun yemiş ve sana 'son' demeyi kabullenecek kadar harbedilmiş..Kalemim bütün gelmeyişlerin en dibine çekilmiş. Vakit geç. Sevdiğim, bulduğun yerde beni artık es geç! Elimi tuttuğun kıştan suretimi sil geç!

Kalem ki, musallaya düşürüldü. Sus sonsuza kadar! Bu sevdanın gereği çoktan düşünüldü;

Geçirilsin tutanaklara; 'aşk kaçak bir ölüştü'

Aşk-ı zemherir! Dönülecek bir söz kalmadı güncemde...
Ben ki, ölüm yollarına dalmışım. Ben ki, sana dönemeyecek kadar sende kalmışım.

Uyut beni! Belki düşlerimde sana dönmeyi beceririm.
Konuş ki; sus'uma sesinden bir pay biçebileyim.

Kışları kayıda geçirtiyorum alacaklı defterlerinde. Her kış ömrümden düşülecek bir satır. Kıştan alacağım en fazla bir aşktır. Sana dokunmanın iştiyakıyla koşuşturuyor satırlar ordan oraya. Adını yazacağım günü bekliyorlar sanki. Ki, bilmezler sevgili ben adınla ancak ayakucuma varabildim. Ben adınla say ki kaftan indirildim.

Herşeye rağmen, seni silmemi bekleme benden. Adının yanına adımı gömeceğim..Kabartmalı harflerle süsleyeceğim adının düştüğü satırları kağıda. Fakat ben cılız kalacağım adının karşısında. Yine de rızama bir tebessüm yansıyacak. Sen bile bilemeyeceksin uğruna kaç kez karalandığımı. Saymadım...Sayamadım adını yazarken kaç kez yaralandığımı...

Beni artık yolcuların iniştiği şiirlerde arama. Beni siyah şairlerin, alacakaranlık mısralarında ara. Beni suskun şairlerin gözyaşlarına sor. Seni bulduğun şiirden, al getir yanıma koy. Tutayım satırlarda elinden, 'Haydi bir gayret' de bana. Giderken bana avuntu bir sen ol.

Düştüğüm satırdan, menziline giren 'son'uma değecek tek virgülüm ol.

Sen kuvvet ver Rabbim bileğime. 'Son' diyemeyecek kadar yeniliyorum sevdiğime.

ve can havli işte, devam ediyorum bütün sustuklarıma.

Uzun bir cümle karmaşasını elime doluyorum bu veda ile...
Sen gidince, Bir çok şey gibi, bu sonda yine kalemin insafına bırakıldı.
Kalemim şimdi adını mı darağacında sallandırır? yoksa bir ömür boyu beni mi susa susa yazdırır? Bende cevap yoktur sevgili. Benim öğretmenim zamandır. Bende zaman yanıtlayandır. Zamana sor bir koşu, acep bu hikaye hangi sonda sallandırılır?

Yorgun bir günümdeyim..Yorgun bir düşün içindeyim...Bir vedadan ne beklersin sevgili? Vedalar senin için ne ifade ederdi? Veda sandığın her zaman senin gibi gitmekten mi geçerdi? Bugün yanılma vaktidir..Bugün tarihi tersine çevirme vaktidir.

Sen ki, gidilememiş vedaların baş kahramanı!
Doğrul oturduğun yerden ve bir yastık al ardına. Batmasın can kırıklarım sol yanına.
Aşk'ı hiçbir sözle anlamayan birine anlatabildiğimi sanma. Sandığına da vakitsizce inanma! Bugün veda bildiğin sanrılar gözbebeklerinde bir bir sallanacak...Bende ki sona ne tuhaftır ki bir vedayla başlanacak.

Bir gecede düşüp gidemeyeceksin dilimden...Bildiğin vedaların bilinmedik bir senaryosu olacak yazılanlar...Bir sayfada yazıp koparmayacağım bu vedayı. Sayfa sayfa gidişler vuracak ayaklarıma. Hayatımda ki her saatten bir kesit damıtacağım kalemin ucuna. Her günümde ki senin bir özetini çıkaracağım ve dökeceğim bütün acılarımı kağıda. Dağılacağım bir ihtimal..Ama yinede yazacağım. Dağıtılmış bir silüet ne kadar toplanabilirse, o kadar toparlanacağım.

Gidişine yaraşır fırtınalı bir veda bırakacağım sana. Fakat bilirim, gidişin kadar oturamayacak hiçbir veda kıyılarıma...Bitimsiz sanrılarla boğuşacaksın. Bittiğini sanıp, bir diğer satırda gözyaşlarımda adını bulacaksın. silmek isteyeceksin yaşananları...Belki de bitmek, yine gitmek isteyeceksin belki...Nafile..Nafile...

Nasıl ki gözyaşlarıma silgi kullanamadıysa satırlar, Hiçbir silgiyle silinemeyecek kadar gerçekçidir yazılanlar...

Hiçbir silgi hayatı silme becerisi gösteremez sevgili..Kendini nafile sözlerle avutma. Artık gerçeklere uyanma vaktidir. Şimdi gerçeğimize göz açma vaktidir. Ki keşke gösterebilseydi..ki, gösterebilseydi de önce seni beynimden bir kalemde silseydi...

Hala yazılmakta isen, bir düşün düşünde uyuya kalmak düşer sadece sana. Hala susulmakta isen, sesinden ilelebet afaroz edilmiş sesim düşer payına. Ve bu aşk önce sana konuşur, sonra susuna.

Bu vedasıdır sevdamın...Miras olarak sevdama bırakabileceğim tek kalıt! ''Hani aşkın nerede?'' diyenlere senden sonra sunabileceğim tek kanıt...Her gülüş bir 'sen' hesabına yatırılır. Her acı bende ki yaraya alacak niyetine yazılır.. Benim hesabıma olsa olsa yazmak bırakılır.

İyi misin diye sormayın bana! bir yar'dır bıraktığım içi katran karası sayfalara...

Adın bilmediğim sonların başlangıcına düşüyor ve ömrüm ki, asıl düştüğün yerden kalemi eline almaya başlıyor. Kurtar kendini kalemime bulaşan cellatların elinden. Sen ki, hala düşlerimin en güzel yerindesin sevgili. Aşk ki, hala bildiğin bir şarkının en naif bestesi. Dilimde adın üşüyor. Zaman anıları tepeleyerek geçiyor. Ben benden gideli çok oldu. Aklımsa en fazla seni kovalıyor.

Dikkat çekici bir yalnızlık var odamda. Dönüşlerinin nazarına düşemedi gözbebeklerim. Vedaları diktin sen satırlarıma. Sen ki; gözyaşlarıma kalışları biçtin. Marifetli acıları dilimde ezberlettin. Bir diğer nüshasını kendime sakladım ıstıraplarımın. Sana aslolanı bırakacağım. Sevdam dilime düğümlenmiş bir nefir. Biliyorum...çığlığımda en fazla ben sağır olacağım. Sudan çıkmış balıktan farksızım kalemimin çeperinde. Sana akıldışı senaryolar yazıyorum. Mahrum bırakıldım. Senden fazla sende ki benden. Oysa seni yazarken en çok kendimi karalıyorum.

Ruhuma gam işliyorum gecenin kenarından. En güzel oyalara senin adını vermek temennisiyle. Sonra adını verdiğim bütün emekleri bir çırpıda kalemimden söküyorum...Her yanım sökük, her yanım yarım. Hiçbir yanımdan ele alınamayacak kadar naçarım. Sökülmüş aklımda kalmış elişi ayrılıklarım. Aklıma gülüşün düşüyor bir an, gözümden düşüyorum. Al götür bu ayrılığı benden. Daha fazla katlanamıyorum.

Bir solukta telkinlerimden sıyırıyorum kendimi. Avutulamayacak kadar derinlere gömdüm sözlerimi. Vahim çığlıklar ötüyor dumanlı başımda. Cümlelerimin ipinden tavana asıyorum düşlerimi. Sallandırılıyor hayaller gözbebeklerimde ve elimden sıyrılıp ziyanlığa düşen 'sen' o hayallerin 'en' merkezinde.

Tercümanı olamıyor hiçbir lisan dilimin. Belki de dilimden fazla elimin. Kelimelerimin yörüngesine girdiğinden beri, ham bir sevdanın etkisindeyim. Yoğurulmamış hiçbir duygu. Öylece bıraktığın gibiyim..Gibiden de öte hatta ki öyleyim. Sabrı sende öğrendim, sükutu yüzündeki duvarlardan dinledim. Şimdi karşımda kendi kendimin seyircisiyim.

Lügatsızlığımdan taşıyorum sevgili...Harflerden alabildiğim kadar sen almaya bakıyorum..Çünkü biliyorum...Yazdıkça sen düşeceksin dilimden. Yazdıkça ben silineceğim onmaz yerlerimden. Al git gülüşünü gözlerimden. Sabrımın taşında kurumuş gözyaşlarım..Senin adını sayıklamaktan kendi adımın yabancısı kaldım. Sonunda düşürdün ya kendini satırların diline. Şimdi istesende temize çıkamazsın...


Hatice Menteş

Hiç yorum yok: