26 Şubat 2011

Uğurlar Olsun



Sen değilsin bu.. düş/müyorsun içimin ırmaklarına.. bak, azat ettin gözlerinden.. en derin düş/ümden.. bitmesin bu gidişlerin.. her sözcükte yoksun, her gidişte olmadığın gibi.. bu kanlı oyunun ‘giden’ rolünü oynamak sana kaldı şimdi.. acımsı tadı bana.. hüznün eğreti duruşları okunmuyor gözlerinde.. yakışmadı can.. efkârımın ortağı bile olamadın, düş’e medin geceme.. bir delinin şahitliğini bile tutamadın, kırılgan ellerimden.. dakikalara sığdıramadın, acımasız solukları.. ölümün ortağı olamadın, cesedimin yanında.. korkunç durdu bu kıyafet sana.. burası cadı kazanı, yutuyor tüm zamanı.. sen şimdi, bir zafer edasında kaçıyorsun bıraktığın enkazdan.. acıyorsun. Anılarına bunuda yaz ey can. Kayıp bir haritanın içinde kayıp bir hastaya denk geldin. Gecesi pek uzun, acısı pek ağır gözleri pek yorgun.. tutunmak istediği ellerini, bir ölünün cenazesine vermeyecek dirayette güçlü olduğunu.. geçmişin terkibinden kaçtığını.. harflere bile ihanetini.. adımın yanına adını yazamadığını yaz.. bir veda gidişi değil bu. Bir veda cümlesi değil. ‘son’ diyemediğin için kaçışının sızısı.. bir can’ın düş kırıklığını göremediğin için bu gidişin.. düştüğüm satırdan menziline giren ‘son’uma değecek bir virgülüm ol.. ‘sus’ larımın yalancı bir yoldaşı ol.. can’ımdan can ol/ma, can havliyle kaç şimdi bu karanlık sokaktan.. Dedim ya, bu filmden sana en iğreti kaçışlar düştü rolüne.. en ihanet bakışlar.. kalemin insafına bırakıyorum darağacımı.. gözlerinde sallandır beni.. düş/ür tüm bildiğin tümceleri içimde..


Ey gitmelerin baş kahramanı.. sana gitmek yakışır bilirim. bir ölümün celladı ne denli gider düş/en cesetten bilirim.. acıya köz bağlamış vedasız sevdamın iniltisidir bu. Vedalar soğuk olur demiştin, öyle olmadı sevgili.. düşümde uyuyakalmak düşmeliydi sana. Aforoz ettiğin sesimi duyamadın gece kesen sözünle.. iyi misin diyemedin. Aşk’ı bilemedin ey kaçışların güzellemesi..


Ben kendimi terk edeli çok oldu. Bu yorgun caddeler sana pek yabancı. Sen bıraktığın türkünün en sakin yerindesin şimdi. Bir kılıçla kestin bu melodinin telini.. düş/en kanlarım sana armağan olsun.
Şimdi, al git gülüşlerini gözlerimden.. geri dönüş mucizelerin hatırıma düşmüyor. Sana sakladığım lügatlerim, bir ölünün bedeninde daha canlı duruyor. Bu kıyafet seni göstermiyor ey yar. Yaramı açtığın için üzülme, gittiğinden beri kanıyor. Suçlu taraması değil gecenin koynunda sakladıklarım. Bundan mıdır acep suçluluk kanıksamaların.? Ey can, düşkıran girdi bu gece düşüme.. ben düştüm her gece, sen sakın üşüme.. ört, ört üstüme gözyaşlarımı .. hani tutardın ya avuçlarında? Hani saklardın yanaklarında.. can, ne de değiştirmiş bu zaman seni. Ben bilinmeze düştüm, seni hangi hayal savurdu?


Yazdıkça siliniyorsun satırlarımdan. Sözlerini dost bilemedim, bağışla.. intihar mavi bir gökyüzünün kayıp yıldızı olamadın. Beni savuramadın gecenin ah tutan ellerinde. Adını kanatamadın can.
Al şimdi git gözlerini gözlerimden. Tercümanı olamadığın bin yabancınım ben. Duyuyormusun beni? d/uyuyormusun can? Can’ım dan can almıştın bir zaman, şimdi ahıma yanaşamadın. Bu sefer söküp almadın, ellerinle teslim ettin bak. Bir uğurlama töreninden bana en kekremsi sözler kaldı. Kaçışlarına mı saymalıyım şimdi bu gidişini?.. kaç zamanın gözbebeğine sığdırdın gitmeleri? Kaç bebeğin avuçlarında sakladın beni? Kaç gülüşün bağrında gizledin ümidini?


Ey vefasız!..


Gözlerime baksa idin görecektin görünmeyen yanılgıları.. sözlerime baksaydın, bin ölüme bedel çığlıklarım vardı. Şimdi asılı kaldı senin yetişemediğin dallarda, bak avuçlarımda.. kanıyor tüm düş/üş/lerim. Gizlendiğim gecelerin sesini bundandır bilemeyişin. Bundandır yüreğine seslenemeyişim.. bundandır vefasız yarim, ölemeyişim. Emzirdiğin bebeklerin duymasın ihanetini yüreğinin. Duymasın sürgün ettiğin mesnetsizliğimi.. sana değil şikayetlerim, taşıdığım yüreğin bir göçük kazasında yaşama hevesine.. Sana değil, incinmeyesin. Melekler tutsun gözyaşlarımızı, kırık bir kalbin hayat bulması için savursun dallarımıza..


Can..


Gidişini yazacaktım bu gece,
Kalbim kaldıramaz diye, gidişine bağışladım yine.. bu satırlarım satırlarına armağan olsun. Ne de güzel gelirdin oysa. Ne de güzel gelirdin.. ben seni ne çok sevmişim, sözlerime inandıramadım dün gece.. sevgimi dağlar bildi can, sen bilemedin. Gidişine sus bastım kayan yıldızlar bundandır, kırgınlar gökyüzünün mavisine.. kapatıyor tüm perdeyi şimdi bu oyun. Bu ‘son’ sözün bundandır.
Sözlerinle ‘söz’leniyorum bak. Kırık bir tebessüm, ince bir ses çalsın arka fonda. Gönül sazını yüreğimden alsın, düşürsün beni sensizliğime..


Kuru bir yaprak gibi, ölümü gözleyeceğim bu gece. ‘can’ deyince çık, ‘kan’ deyince çıkma. “Yüreğimin kıyısına vuran hasretine rağmen” diye başlayan satırlarının hatırına, not’una not d/üş/üyorum. Dedim ya, söz’ün söz’üm olsun.. bundan böyle “ sana gitme diyemiyorum. Bütün martıların çığlıkları şimdiden başlayan özlemimi anlatsın sana. Şimdi akan bir damla yaşım su olsun ardından güle güle” ~ 1 Aralık 2003 ~


Uğurlar olsun can..
Fırat Çelik