30 Haziran 2008

Can Kırıkları

Isırgan yanığı ellerimle, siliyorum yüzümü
Yokluyorum gözlerimde misin diye?
Bu yokluk, yokoluş değildi
içimde virane bir şehir
Her lahza mevsim kış
Ve saçaklarında ölüyor kuşlarım
Uçur gönlünden bir avuç duayla selamı
Konsun pervazlarıma
Nemenem bir iştir bu ayrılık
Bilemedim

Öksüz gibi okşa başımı
Yaslasam dizlerine damla damla sızımla, yüreğimi
Toprağından aldım
Yerine bir demet nergiz bıraktım
Yine gelirim
Yeniden kuyulardan seslenirim sana
Yine sarmalarım seni, kapanarak toprağına


Özlemin can kırıkları! ...


Bir buse-gâh koydum başucuna
Ömrümün kıtlık zamanı sevgili
Sensiz düşmüyor baran yamaçlarıma
Nehirlerimin suyu çekildi
Bir nazar eyle
Düşümde vuslat bulsun ruhum
Doyur açlığımı
Bitkinim
Bu tavaf
Bu ceza
Bu dumurluğum
Bu fakr-ı hâllerim son bulsun

Kuşların gagasından almıştık sevda mektublarını
'canımın içinde can' diye başlayan
Ram olduğum, kuşlar uğramaz oldu yurduma
Oysa biz de; 'nun, kalem ve yazdıklarına and olsun ki ' demiştik


Yürek şehirlerim terkedilmiş diyarlar gibi
Çığlığım yusufî kuyularda, nereye baksan züleyha
Kınaları yoğurduğumuz tas karşımda, bir de toprağın
Kurşun yemiş ceylan gibi
Gözlerimde yaşlarla tenhalara kaçıyorum
Buralarda mevsim hala kış sevdiceğim
Duldalıklarda ölü kuşlar
Toprağın altından çıkamayan nergizler
Oralarda mevsim ne?
Güneş orda da doğuyor mu?
Sen de özlüyor musun beni?
Ve çağır artık
Çağır beni

Çağır ey sevgili! ...


Filiznur ATALAN

Hiç yorum yok: